1 Ağustos 2012 Çarşamba

SIRILSIKLAMLIĞIM

                   Bu sabah ..  üzüldüğüm için değil, hava ağlamaklı olduğundan üşüyerek uyanmışım..Uzun zamandır ne kendimi, nede gökyüzünü görmemiştim bu denli garip, kasvetli..

                  O an diğer kitapların arasından, kendini farkettirmek istercesine..Aşkın Son Nefesi, şems-i tebrizi çarptı gözüme..tamamla beni dedi adeta... tamamlayacaktım itirazsız...ılık bir duş aldım önce, sonra
elime ilk gelen  elbiseyi giyindim...saçlarımı kuruladım havluyla belli belirsiz ..boynumda ve bileklerimede hafif bir parfüm kokusu ..
Bir fincan kahve eşik etsin istedim bana .. ne hoş bir kokudur bu, bir elimde aşkın son nefesi diğer elimde kahve fincanı ..evden çardağa kadar, çıplak ayaklarımı toprağa gömerek ağır adımlarla yürüdüm.
Şems beni bekliyordu ..bekletmedim daha fazla, büyüsü saatlerce alıkoydu beni..nefes alıyor ve okuyordum..okadar.
 Kahvem duruyordu öylece..yarım kalmış bır kitabı tamamlarken bile, yarım kalmışlık eşlik ediyordu gem vurulamaz düşüncelerime.



                 Kasvetli semalardan birkaç damla düştü anlıma..aldırmadan devam ettim okumaya..Bu defa; beni umursa der gibi bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı ..Damlacıkların iriliği tenime hızlıca deyiyordu, kayıtsız kalamadım..yüzümü çevirdim gökyüzüne, ellerimi açtım..
Dahada deli yağıyordu artık..o anda hafifçe esen rüzgar saçlarımın arasından geçerek kulağıma fısıldadı ; bunun bir anlaşma olduğunu ..anlaşmıştık biz.
Yağmur kederimi silip atmak için yağıyordu..sadece bedenime değil, ruhumundaki  düğümlere değip çözüyordu şiddetiyle.Dünyanın kirinden pasından toprağı arındırdığı gibi ..arındırmıştı beni kasvetimden..


                                     İyiki varsın dedim.. artık iyisin dedi ...
                                     Gülümsedim.
                                     Bir anda kesildi sağanak...Şems yüzünü gösterdi.
                                     Islak toprak kokusu ve sırılsıklamlığım tek izdi varlığından kalan...

31 Temmuz 2012 Salı

ÖZGÜRLÜĞÜN TENİ YOKTUR

       
       Özgürlük ..herhangi bir cümlenin içinde kullanılmaya bile itiyacı olmayan ne güçlü bir kelime ...Bir çok şekilde ifade edilebilir aslında ..ama özgür olmak üzerinde kilitli kapıların, etrafında duvarların olmaması yada aklına her geleni gönlünce yapmak, uzaklara gitmek, kimseye hesap vermemek ..olarak tanımlanır genelde ..(bu genellemeye dahil olanlar kendilerini kandırır.)

                     
     Özgür olmak güzeldir.. trajik sonları korkmadan düşünmek ..umudu her defasında kucaklamaktır..Bazen sadece hissetmek ..
    Bütün sesleri bastırmak istercesine; zemini titreterek .. gücünü ıspatlamak isteyen bir trenin arkasından avazın çıktığı kadar çığlık atamak, isyan bayraklarını çekmektir ..

     Dört duvarın arasındayken bile olmak istediğin yerde olabilmektir ..
     Hayat bazen insanın sahip olduğu herşeyi alır elinden  ..buda yetmezmiş gibi sadece küçücük bir pencere bırakır ..AL ! buda seni tüketmeye yeter ! dercesine ..
 ..o pencereden şansın varsa bir parça güneş, biraz gökyüzü, bir kaç bulut  görebilirsin..
Sen düşüncelerinde özgür değilsen; hayatın sana bıraktığı tek şey olan o lanet dikdörtgen; senin için hazin bir sondur.
Yok eğer özgürsen;  gökyüzünün senin gördüğünden ibaret olmadığını, güneşin ..o küçük pencereden yüzüne ışıyacağını  bilirsin ..
O bir kaç buluta özlemini, öfkeni, aşkını, tutkunu, umutlarını sahip olduğun herşeyi..benliğini bile yükleyip gezersin semalarda ..  herkes anlayamaz  bunu  ..bilirsin ki anlattıklarının hepsi karşındakilerin anlayabildiğinden ibaret.. ama ..İnatla anlatırsın ..olurda belki yanındakiler anlar umuduyla ) tek bir kişi bile olsa çok şey değişir hayatlarda..


                                                       
     Bazende seçimlerindir seni özgür kılan ..bağıra bağıra ben buyum diyebilmektir..Kabul etmenizi, onaylamanızı bekleyen yok .. sizin ne  kalıplarınıza, ne sınıflarınıza, nede sınırlarınıza  ait değilim ..
                                    BEN SINIRSIZLIĞA,SONSUZLUĞA AİTİM ! (.)



8 Haziran 2012 Cuma

KADIN VE İKTİDAR

        Evet millet ..bu günkü konumuz; gündemi bu aralar oldukça meşgul eden ''kürtaj ve sezaryen cinayettir '' açıklaması ..
Kürtaj cinayetmidir ? elbette ki öyledir ..ama koca bir parantez açılmalı bu noktada..her canlı, yaşama hakkına sahiptir, gelin görün ki, bu tabi hak bile
siyaset malzemesi olacak kadar ayağa düşmüş durumda !

Genç nüfusu artırmak uğruna;önce en az ,3 çocuk dendi..yakın geçmişte bu 5'e çıktı ve şimdi kürtaj ve sezaryan yasağı ..bu yasakların tek bir sebebi mevcut; oda çoğalalım millet istenen bu  ..sözde yaşama hakkımız varya ..çocuğunuzun babası bir tecavüzcü bile olsa; doğurun siz devlet bakar  ..yetiştirme yurtlarındaki çocuk istismarları umrunuzda olmasın,sıcak bir aile ortamı önemli değildir hiçbir çocuk için; psikolojik olarak etkilenmezler, hem çocuk onlar psikolojisimi olur !

Sokaklarda yaşayan tinerci bunlar denip yüz çevrilenler çocuk değil öyle değilmi ?
Toplum tarafından kabul görmemeleri,potansiyet bir suçlu haline gelmeleri bütünler bunlardan bize ne öyle değilmi.. Ayrıca  burda cinayet propagandası yapmıyorum !  (biline)
Asıl cinayeti kürtajın yasak olduğu ülkelere bakınca anlayacaksınız...  Polonya ve İrlanda . sağlıksız,merdiven altı kaçak kürtaj salonları ..ölen kadınlarr ..kasap doktorlar..ama umrunuzda olmasın sakın !
Siz çoğalın; nüfusunuzu artırın önemli olan budur ..Canınızın parçası evladınızın; yaşama hakkı olmasıyla avutun kendizi,  Geleceklerimiz olan çocukların, o temel  hakkı; açlık sınırının altında tüketmeye mahkum olması da umrunuzda olmasın.. Ayrıca itaatkar bir koyundan farkınızda olmamalı ..sorgumamalısınızda..
Gündem yoğun bir şekilde kadın rahmini kurcalamakla meşgulken neler oluyor gerçekte bakalımm ??

 1- 3.köprü ihalesi tamamlanmış bulunmakta ..ayrıca Orman Bakanlığının resmi rakamlarına göre; sadece bu köprü için   1610372 ağaç kesilecek..( tabi bu açıklanan rakam )

2- THY işçilerinin grev hakkı kaldırıldı 

3-Kensel dönüşüm projesi tamamlandı 

4-ASELSAN' ın  %51' i  İsrail'e satıldığı iddası ..( ???? ) ( şimdilik ne red, nede kabul söz konusu )

Süleyman Demirel'den bir inci tam oturuyor aslında bu duruma ..''memleketin durumu tek kelimeyle, iyi..iki kelimeyle iyi değil '' traji komik haller bunlar ama çoğunlukla da dramatik.. 

KADINLAR ÜZERİNDEN SİYAYET YAPANLARIN ANNELERİ KÜRTAJ OLSAYDI SİYASETTE SEVİYE SORUNU YAŞANMAZDI !

                                             ÇEK O KİRLİ ELLERİNİ KADINLARIN ÜZERİNDEN !


31 Mayıs 2012 Perşembe

BİZ BİRAZ AYNI, BİRAZ AYRI..(İKİMİZ)

    Hepimizin hayatında kilitlenmiş kapılar vardır. Kilit üzerine kilit .. zincir üzerine zincir vurulmuş ..
Üzeri örtülmüş, görmezden gelinmiş.. hadi ; yeni bir soluk diyerek ört bas edilmiş ...karalanıp yenisi açılmış sayfalar.
   Cesaretsizlikmisiniz yoksa , sadece maymun iştahlılıkmı ? .. Adını koymak , tarif etmek zor ama denenebilir.
Hani bazı şeyleri yaşamak için çok geç kalmanın verdiği hüzün çöker ya insanın üzerine ...
kara bir bulut gibi ..,Nasıl bir pişmanlıktır o !


 Etlerinin, dokularının, kanın yandığını hissedersin, ağlayamazsın bile
Can Yücel' in dediği gibi; '' Acı doruğa ulaştığında, gözyaşı gelmezmiş gözlerden '' işte tamda öyle.
Yanarken cehennemin ortasında; havanın nefes borundan geçişini, ciğerlerine nasıl dolduğunu, anbean yaşar ve medet umarsın kendinden, bir yabancıymış gibi..

       Aslında benliğindir en büyük düşmanın.Düşman içindedir...Göğüs kafesinin içinde, hemen sol tarafta.


13 Nisan 2012 Cuma

KONUŞMAK , KAYBETMEK , HAYAT !




      İnsanlar konuşa konuşa derler ..çoğu insanda bu klişeden yola çıkar hep.. umut işte :)
Anlaşılabilmenin verdiği huzur,anlamanın yarattığı güven asıl olanda budur zaten ..merkez budur ve bu böyle ezberlenmelidir  !..
İnsan ilişkilerinin temeli budur..İş,aşk,arkadaşlık ..kişiler,ilişkiler nasıl olursa olsun farketmez...Kendini savunmak için değilde;sadece anlamak ve anlaşılmak için konuşsa insanlar .. kaybetmenin acısını pervasızca olağan karşılamazlar.. yıllardır süren arkadaşlıklar  biter kardeşlikten öte olan, aşklara nokta konulur bencillik yüzünden .. çok sevdiğin ailene,annene karşı bile yaparsın bunu ..

    İronik olan ne biliyormusunuz ?
bunu yaparken nede emindir insan kendinden...emek verilen arkadaşlıkları,aşları bitirirken,bağları koparırken  başını hafif yukarı kaldırır ve burnundan hızlıca nefes alıp vererek  en iyisi bu dersin ben yapmam gerekeni yaptım kendimi savundum..O bencilin teki dersin (nokta)
Aradan günler geçer,elin telefona gider aramak istersin aşkını...(kendine çaktırmak istemeğin hüzün pişmanlık arası garip bişey hissedersin) usulca bırakırsın telefonu elinden..o an farkına varmaya başlarsın aslında ama daha erkendir ya atlatırsın,nasılsa alışacaksın..
Günler geçer yavaş yavaş sanki zaman hiç akmıyormuş gibi 1,2,3,4 gün olur  ...4 gün çok uzun bir zamanmış anlarsın :)    hafif bir  tebessüm olur yüzünde ama mutluluktan olmadığını bilirsin ;)

      Çocuk olduğun zamanları özlersin...düştüğün zamanları hatırlasın,dizinin yaralandığını ..ben canım acıdığı içinmi yoksa dizimdeki yarayı görüp korktuğum içinmi ağlardım hatırlamıyorum  :) Ama annem beni öpüp dizime  bir yarabandı yapıştırdığı zaman geçerdi herşey ..devam ederdim oynamaya...BÜYÜDÜM !
-Büyüdük artık demi millet :) biliyoruz ki annemizin şevkatli öpücüğü bile alamaz bizi bu oç.  hayatın  elinden ..öğrendik artık kader,hayat,dünya,yaşam siz ne diyorsanız artık o egoist,bencil,alaycı ne istediğini bilmeyen oç. oynayacak bizimle taki son nefesimize kadar ..kimileri pes edip intihar seçeneklerini düşünecek..kimileri güreşe doymayan pehlivan misali sonuna kadar devam diyecek ..bazılarıda (ki o en kötüsü) kendini onun eline bırakacak ..en kötüsü dedim çünkü bu bence dibi bulmadan düşmek gibi..Düşmek ,,düşmek ve düşmek okadar ..

Kızlar..erkekler bunu yazıyı okuyan herkimseniz size sesleniyorum ..
      *Aldata bilirsiniz fütursuzca,sadece aldanan olduğunuzu bilin.

      *Aldatılan olduğunu düşünenler,durmak yok yola devam :) sadece hayat sizin nasır tutmanızı istiyor ona istediğini vermeyin hayat oç.'da olsa içinde  eminim sizi mutlu edecek sayısız şey bulacaksınız ..

      *Deli gibi aşık olduğun aşkını;B.O.K'tan bir sebep uğruna kaybetmek üzere olanlar ..bu aralar bahisler sizin üzerinizden dönüyor ..oç. hayat gurura yatırdı bahsini  YANILTIN ONU :)

      *Ümitsice ayrı düşenler ..ayrılığın en doğru karar olduğunu düşünenler ..kalbinizde aynı şeyi söylüyorsa (ki hiç ihtimal vermiyorum) ayrı kalmaya devam edin.
-Yok eğer ben seviyorum niye bu ayrılık diyosan ..Silkelen ve kendine gel ..git kapısında yat  s..k.tr et  gururu falan ..yada ne biliyim git konuş;anlaşılmak için konuş ama savunma kendini gardını alma hemen kalbini aç ..

       *Dönülmez akşamın ufkunda olanlar ..yeni sayfa açanlar,zor günler sizi bekliyor ama çok değil  GÜZEL GÜNLER GÖRECEKSİZİNİZ GÜNEŞLİ GÜNLER :) oç. dünyaya inat yaşamak güzel ..

       *Hayat hiç kolay değil diğenler..Aramıza hoşgeldiniz...   :)
-sizde haklısınız küçükken zalimin cezalandırıldığı,kötülerin hep kaybettiği ..iyi ve dürüstlerin kazanan olduğu masallarla büyü serpil ..olgunlaşma döneminde nasıl bi dünya lan bu diye serzelişte bulun..tanıştınız işte ..gerçek olan bu acı ama OÇ..
-zenginler daha zengin..
-fakirker daha fakir ..
-zalimler daha zalim ..teşvikçileri bol
-dürüstler;  azınlık..
-DÜRÜSTLÜK TAVSİYE EDİLİR,FARKINIZ  OLSUN !


                                                                                                                    RAPSODİ*

23 Şubat 2012 Perşembe

İLLUMİNATİ


   Son bir yıldır çok sık duyduğum bir kelime bu illuminati açıkça söylemek gerekirse ne zamandır fırsat buldukça araştırmaya çalışıyorum.Çalışıyorum diyorum çünkü; pek çok birbiriyle çelişen açıklamalar var internet üzerinde.
  1776 yılında kilisenin baskıcı tavırlarına bir direniş olarak siyonistler tarafından kurulmuş,zaten illuminati 'aydınlanmış olanlar' anlamına gelmektedir. AMA NASIL AYDINLANMA?


       
     Vikipedinde yazılanlara göre tam bir cehalet düşmanı,kilisenin dayatmalarına,zorlamalarına insanı körelten herşeyle mücadele içinde..Etrafta ve özelliklede internet üzerine edindiğim bilgilere göre ise;bütün medya organlarını yöneten çizgi filmlerden tutun dinlediğimiz şarkılara kadar subnimal(bilinç altı) mesajlarla zihnimize yer eden,herkesin bildiği belli sansasyonel trajedilerin sorumlusu..Farkındayım yok artık diyosunuz ;)
bende ilk okuduğumda böyle demiştim..
..........ve 1994 yılında illuminatinin piyasaya sürdüğü oyun kartlarınadan bazılarına gözatalım,


Bu kartın adı  TERÖRİST NÜKLEER BOMBA

Resimdeki  ikiz kuleleri tanımışsınızdır.Bu olay 11 eylül 2001'de  yaşandı bu kart ise 1994 yılında piyasaya sürülmüştü.(BUNA FESADÜF DİYELİM) peki ya diğer kartlar ??



yukarıda gördüğünüz pentagon saldırısı...




2010 yılında endonezyada yaşanan tusunami felaketi.
Amerikaya ait olan ve HAARP denilen yapay deprem silahlarının varlığını biliyoruz.


sağdaki fotoğrafta 7.7'lik endonezya depseminin sebep olduğu;
tusunami..





Bu kart hakkında yoruma pekte gerek yok aslında ..94 yılında siyahi bir başkanı kim hayal edebilirdiki ??















Ayrıca bu oyun kartlarının bulunduğu kutunun üzerinde yazılanlarda şaşırtıcı ; 'belki bu oyunun arkasında illuminati vardır herşeyin arkasında olabileceği gibi'

NOT: Bu konu hakkında görüşlerinizi ister yorum olarak,  isterseniz mail adresimden iletebilirsiniz *



                                                 

                                                                                                          TO BE CONTINUED...



21 Şubat 2012 Salı

FASHION WEEK



ahh kadınlar bazılarımızın vazgeçilmezi elbiseler,bazılarımızın ki ayakkabılar ...ben ise;tam bir takı tutkuuyum.
herkes elbisesine göre takı ve ayakkabı tercih eder ben ve benim gibiler ise takısına söre :)
İşte sizin içi seçtiklerim ....










                                                        kaynak :www.markafoni.com

 

2 Şubat 2012 Perşembe

PES ETMEMEK GEREK

Zaman  zaman sizinde kendizi benim gibi boş hissediğiniz olmuştur..karanlıkta kalmış bir zihin,pusulasını kaybetmiş bir yürek ..susarsın sustukça büyür boşluğun,konuşursun pekte birşey farketmez !
hani olurya bazen  hedefinden şaşarsın..çok iyi aklına kazıdığın,kendinden daha emin olduğun  yolunda defalarca düşmene rağmen bıkmadan  ayağa kalkıp devam edersin..yorulmazsın..yorulsanda bırakmazsın..Yıllarca devam edersin.Artık çok az kalmışken ulaşmana ...kalbin sıkışmaya başlar,
aldırmazsın...kafan karışır ..korkarsın fakat; yine aldırmazsın..en sonunda hissetmemeye başlarsın sanki kalbinin yerinde koca bir kara delik varmış gibi ..ruhun hiçliye çekilir. O zaman durumun vahimiyetini anlarsın ..
Çünkü rotanı , kaybetmişsindir artık umutsuzca..ama yine güçlüde olsa, yenilmeye boyun eymek zor gelir insana..